Çok uzun bir geçmişi olan köyün tarhi ve adının nereden geldiği tam olarak bilinmemekle birlikte eski adı “Bolasan”dır.
Köy; tarihi, doğal güzellikleri, akarsuları, yaylaları ve doğal köy hayatıyla günümüzde önemli bir turizm merkezi haline gelmektedir. Köyde konaklama yerleri ve restourantlar mecuttur. Çaltepe köyü çevredeki birçok köyün de kesişme noktasıdır.
Köy antalya’ya 120km, Manavgat’a ise 95 km mesafede olup Köprülü Kanyon’un başlangıç noktasında, harika güzelliklerle süslenmiş Köprü Çayı vadisinde yer alır. Köy; merkez, Tolhan ve Sulu Mahallesi olmak üzere üç mahalleden oluşur.
Köyün nüfusu gün geçtikçe azalmaktadır(2000 yılı nüfus sayımı verilerine göre 578). Eskiden her mahallede birer okul varken köyden kente olan göç hareketinden köy nüfusu azalmış ve öğrenci yetersizliğinden mahallelerdeki okullar kapanmış, taşımalı eğitim sistemine geçilmiştir. Bugün sadece köy merkezindeki okul faaliyetini sürdürmekte olup onun da öğrenci mevcudu oldukça azdır.
Göç böyle sürerse yakında köyde pek az kişi kalcak ve yaşam koşulları zarlaşacak hatta olanaksız hale gelecektir. Köyden kente göçü yavaşlatmak için yeni politikalara ihtiyaç vardır. Köyde kekik, arıcılık , hayvancılık, tarım gibi ekonomik faaliyetler sürdürülmektedir. Ancak uygulanan yanlış tarım ve hayvancılık politikası yüzünden köy halkı hak ettiği geliri elde edememektedir.
İklim: Köy akdeniz iklim kuşağında yer almasına rağmen dağların denize parelel uzanması, ılıman havanın iç kesimlere kadar sokulamaması nedeniyle daha çok karasal iklimin etkisindedir. Hemen hemen her yıl köye kar düşmektedir. Donlu gün sayısı da fazladır. Yani iklim koşulları elverişsizdir.
Tarım: elverişsiz iklim koşulları nedeniyle sahil kuşağındaki gibi seracılık veya narenciye üreticiliği gibi faaliyetler yapılamamaktadır. Köylü sadece kendi ihtiyacını karşılayabilecek şekilde yaz aylarında bahçecilik yapabilmektedir. Kendi ihtiyacından fazlasını üretebilse bile ulaşım sorunları sebebiyle pazarlaması gerçekleştirilememektedir.
Bunun dışında yine köy ekonomisine doğrudan pek katkısı olmayan kendi ihtiyaçları ve hayvanların ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik buğday, arpa, yulaf, nohut, mercimek vb. gibi tarım ürünleri yetiştirilmektedir.
Meyvecilik de pek yoktur, bunu da köy halkı yine kendi ihtiyacını karşılama amaçlı yapmaktadır. Genellikle bahçelerde birkaç incir, üzüm, elma, nar vb. gibi meyve türleri bulunur. Ancak son zamanlarda gelir amaçlı nar üretimine başlayan köylüler de mevcuttur. Köy ekonomisine asıl katkı sağlayan tarım ürünü ise kekiktir.
Kekik: Sonbaharda yayladan toplanan kekik, araba yolu olmadığı için katırlarla zor şartlar altında köye getirilir. Yollar oldukça sarp, dik ve tehlikelidir. Köy halkı hayatları pahasına bu zorlu ve bir o kadar da tehlikeli yolculuğa katlanarak ekmeklerini taştan çıkarmaktadır. Kekikle uğraşan insanlar gecenen ikisinde kalkıp katırlarıyla birlikte 17 km’lik zorlu yolculuğun ardından yaylaya ulaşıyor ve 60-70 kg kekiği katırlara yükleyerek aynı yolculuğu bu sefer köy istikametinde sürdürüyorlar.
Günlük 35 km’lik yol yürüyen bu gariban insanların emekleri para etmeyince çektikleri zahmet de bu işin cabası oluyor. Ancak bu 17 km’lik yol yapılırsa hem insanlar bu sıkıntılardan kurtulacak, hem Allahın verdiği yüzlerce ton kekik heba olmaktan kurtulacaktır. Şu anda 200-250 ton civarında olan kekik rekoltesi 700 tona çıkacak, böylece hem köy hem de devlet kazanacaktır.
Bu konuda çeşitli girişimlerde bulunulduysa da başarılı olunamamıştır. Bununla birlikte kekiği köyümüzün adıyla tescilletmek gibi başarılı girişimler de olmuştur. Ayrıca Çaltepe Köyü 2006 yılında Dünya Sağlık Örğütü (WHO) tarafından dünyanın en tabii kekik ve adaçayı yetişme alanı olarak belirlenmiştir. Köye aromatik bitkiler paketleme tesisi de kurulmuş; fakat işletilememektedir. Bu konuda da çeşitli sıkıntılar vardır.
Arıcılık, köyün diğer bir ekonomik faaliyet alanıdır. Son yıllarda köylüler arıcılığa yönelmiş ve bal üretimi artmaya başlamıştır. Ürünün özelliği kekik balı olması, tamamen doğal olması ve kekik gibi kokmasıdır. Bu bakımdan sadece çaltepe köyünde üretilen bal, pahalı ve balın protein değeri oldukça yüksektir. Arıcılk gelecekte belki köylüler için önemli bir ekonomik faaliyet olacak. Ancak bu da kekikte olduğu gibi yayla yolununun yapılmasına bağlı.
Çünkü insanlar bu balı elde etmek için arılarını yaz aylarında katırlarla yaylaya, kekiğin bol olduğu yerlere götürmektedirler. Katırla da en fazla 2 arı götürülebildiği için bu da adeta bir çileye dönüşüyor ve hemen hemen tamamı yaşlılardan oluşan köy halkı arıcılık gibi ekonomik değeri yüksek olan bir nimetten yararlanamıyor. Hem de ülkemiz insanı layık olduğu damak tadına daha zor ve pahalı olarak ulaşıyor.
Hayvancılık ise köylülerin diğer bir geçim kaynağı. Eskiden daha çok kıl keçisi yetiştiriciliği yapılırken son günlerde milli parkın politikası sebebiyle keçi yok denecek kadar azalmıştır. Köylüler sığırcılığa özendirilmiş, bu konuda çeşitli krediler verilmiştir. Fakat getirilen sığırlar iklim koşullarına ve ülkemiz coğrafyasına uyum sağlayamamış ve istenilen verim elde edilememiştir. Alınan süt de çok ucuza gittiği için sığırın götürüsü, getirisinden fazla olmuştur. Bazı köylülerde koyuna yönelmişler, koyun yetiştiriciliği yapmışlardır; ancak insanlar için bu da pek kârlı bir geçim kaynağı olmamıştır. Yani hayvancılık politikası da hep yanlış uygulanmıştır. Bugün köyün en önemli sorunu yayla yolu, kekiğin ve arıcılığın teşvik edilmemesi, ıslahının yapılmamasıdır.
Köyde üretilen mahsüllerin tamamı organiktir.
Köyde Üretilen tarımsal ve hayvansal bazı organik ürünler: kekik balı (ülkemizde sadece bu köyde üretilir), tereyağı, deri çökeleği ve taze çökelek, yayık ayranı, normal ve süzme yoğurt, kekik, aş kekiği, adaçayı, hububat, sebze ve meyve çeşitleri…